Uzun yıllar Avrupa ve Amerika’da uygulanan bu yöntem 2012 yılından itibaren Türkiye de hayata geçmiştir.
Halen tarafların kendi istekleri ile başvurabildikleri ve mahkemeye gitmeden uyuşmazlıkları çözebilmelerini sağlayan bu yapı, 2018’den itibaren iş uyuşmazlıkları açısından zorunlu hale gelmiştir.
Arabuluculuk Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendileri üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemidir.
İşçi ve işveren uyuşmazlıklarında da arabuluculuğun faydaları dikkate alınmalıdır.
Pragmatik olmak gerekir. Uyuşmazlık sebebiyle taraflar birbirini görmek dahi istemese bile sorun arabuluculukla çözülebilecektir; çünkü arabulucu tarafları ayrı oturumlarla dinleyebilir. Kaldı ki birlikte yapılan oturumlarda taraflar kartlarını açık oynamayabilir. Bu nedenle ayrı oturumun etkili bir sonuç için önemli olduğu dikkate alınmalıdır. Arabuluculuk sayesinde, “asla anlaşamayız” diyen insanlar/firmalar masaya oturunca bu fikrinden vazgeçiyor.
Masaya oturan taraflar, süreç içerisinde bakış açısını değiştiriyor ve hatta geliştiriyor. Bu süreçte, elde edilecek kazançlar harita içerisinde monte edilince, taraf beklentilerinin birbiriyle uyumlu olduğu görülüyor.
Zorunlu Arabuluculuk
Arabuluculuğun bir dava şartı olarak düzenlenmesi ilk defa 12 Ekim 2017 tarihinde kabul edilen 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile ortaya çıkmıştır. Kanun’un, 3 maddesi, işe iade ile iş alacağı ve tazminat davalarının açılmasından önce arabuluculuk sürecinin işletilmiş olmasını bir dava şartı olarak getirmiştir.
Kanun mad.3/1 “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” diyerek işçilik alacakları için açılacak davalarda öncelikle arabuluculuğa başvurulmasını bir zorunluluk haline getirmiştir.
Yine 19 Aralık 2018 tarihinde kabul edilen 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun kapsamında ticari alacak davalarında arabulucuya başvurma şartı getirilmiş ve bu amaçla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5A maddesi eklenmiştir. Bu madde “ 5/A(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” diyerek; 01.01.2019 tarihinden itibaren bu kanunda sayılan ticari davaların açılmasından önce arabuluculuğa başvurulmasını bir zorunluluk haline getirmiştir.
Kişilerin, zorunlu olarak düzenlenmiş uyuşmazlıklara ilişkin arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açmaları halinde; davaları usulden dava şartı yokluğundan reddedilecektir.
Uyuşmazlığınız açısından, arabulucuya başvurmanın zorunlu olup olmadığını öğrenmek isterseniz, daha detaylı bilgi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
İhtiyari Arabuluculuk, tarafların bir arabulucuya gitme zorunluluğu olmadığı halde uyuşmazlığın çözümü için dava açmadan önce, kendi istekleri ile tek taraflı veya birlikte arabulucuya başvurmayı tercih etmesidir.
Taraflar üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuk uyuşmazlığı, işleri ve davaları ile ilgili ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurabilir.
Dava açmayı düşündüğünüz veya size karşı dava açılabilecek tarafla sorununuzu çözmek için bir araya gelmek ve dava açılmadan veya dava açıldığı halde dostane çözümü denemek istediğiniz her türlü özel hukuk uyuşmazlık konusunu arabulucuya taşıyabilirsiniz.